1976 Yılında 1 Dolar Kaç TL? Bir Yılın Kuru, Bir Dönemin Hikâyesi Hızlı cevap: OECD/FRED verisine göre 1976’da yıllık ortalama 1 USD ≈ 15,78 TL (eski TL). 2005’te liradan altı sıfır atıldığını da not edelim. :contentReference[oaicite:0]{index=0} 1976’nın dolar kurunu merak ederken aslında yalnızca bir sayı aramıyoruz; Türkiye’nin ekonomik hafızasında belirli bir fotoğrafı, fonda 70’lerin dünya gündemiyle birlikte çekilmiş bir kareyi arıyoruz. O yüzden gelin, rakamı netleştirirken o fotoğrafın içine adım atalım—samimi bir sohbet gibi, birlikte. Net Rakam, Net Yöntem: 1976 Ortalama Kur 1976 yılında 1 ABD dolarının Türk lirası karşılığı, yıllık ortalama günlük kurların (OECD “Main Economic Indicators”) alınmasıyla yaklaşık…
Yorum BırakGünlük Akış Yazılar
Kul Hakkı Nedir? 10 Tane Örnekle Tarihin ve Vicdanın İzinde Bir tarihçinin gözünden adaletin, vicdanın ve insanlık onurunun hikâyesi Geçmişi Anlamak, Vicdanı Hatırlamak Bir tarihçi için geçmiş sadece olayların kronolojisi değildir; aynı zamanda insanların vicdanlarıyla verdikleri sessiz mücadelelerin kaydıdır. “Kul hakkı” kavramı da bu sessiz mücadelelerin en derinlerinden biridir. Tarih boyunca toplumlar, adaletin ölçüsünü yalnızca yasalarla değil, kul hakkı anlayışıyla belirlemiştir. Çünkü insan, insana borçludur; sözüyle, davranışıyla, emeğiyle ve hatta suskunluğuyla. Bu kavramın kökeni, yalnızca dini bir buyruğa değil, aynı zamanda insanlık tarihinin ahlaki çekirdeğine dayanır. Eski medeniyetlerde de “başkasına zarar vermemek” ilkesi, toplumsal barışın temeliydi. Ancak İslam kültüründe bu…
Yorum Bırakİstihkam Kelimesi Anlamı Nedir? Hayatın Duvarlarını İnşa Eden Bir Hikâye Bazen bir kelime, içinde taşıdığı anlamdan çok daha fazlasını fısıldar insana. Bugün sana anlatacağım hikâye, yalnızca “istihkam” kelimesinin sözlük anlamını değil; onun yaşamlarımızdaki sessiz ama derin izlerini de gözler önüne serecek. Hazırsan, bir duvarın ardında saklanan umutlara ve iki farklı dünyanın kesiştiği bir yolculuğa çıkalım. Bir Şehrin Kenarında Başlayan Hikâye Küçük bir kasabanın en uç noktasında, eski taşlardan yapılmış bir duvar uzanırdı göğe doğru. Bu duvarı inşa eden Ali, hayatı boyunca “çözüm üretmek” kelimesini rehber edinmişti. Mühendislik zekâsı, planlı adımları ve stratejik düşünme yeteneğiyle herkesin güven duyduğu biriydi. Onun için…
Yorum BırakBazen bir sorunun cevabını araştırırken, kendimizi bir hikâyenin içinde buluruz. İşte bu yazıda da size sıradan gibi görünen bir sorunun — “Çamaşır suyu hamam böceği öldürür mü?” — peşinden giden iki farklı karakterin öyküsünü anlatmak istiyorum. Belki bu öyküde siz de kendinizden bir parça bulursunuz. Bir Evin Sessiz Kahramanları Bir yaz akşamıydı. Elif, mutfağında çay demliyordu. Aniden yere düşen gölgeden ürktü: kocaman bir hamam böceği. Yüreği sıkıştı, nefesini tuttu. O sırada kapıdan içeri giren eşi Murat, onun endişeli bakışını fark etti. “Ne oldu?” diye sordu, sesindeki kararlılık fark ediliyordu. Elif böceği işaret etti. Murat ise hemen bir çözüm planı kurmaya…
Yorum BırakHınç Duygusu Nedir? İnsan Psikolojisinin Gölge Yüzüne Yolculuk Bir psikolog olarak insan davranışlarının karanlıkta kalan yönlerini anlamaya çalışırken sık sık şu soruyla karşılaşırım: Neden bazı insanlar geçmişte yaşadığı bir haksızlığı asla unutamaz? Bu sorunun cevabı çoğu zaman “hınç” dediğimiz karmaşık duygunun içinde gizlidir. Hınç duygusu, yalnızca bir öfke biçimi değildir; aynı zamanda adalet, benlik değeri ve sosyal ilişkilerle iç içe geçmiş derin bir psikolojik süreçtir. Bilişsel Psikoloji Perspektifinden: Zihnin Adalet Arayışı Hınç duygusunu anlamanın ilk adımı, onun bilişsel temelini çözümlemektir. İnsan zihni, doğası gereği adalet arayışındadır. Bir kişi kendisine yapılan bir haksızlığı algıladığında, bu durum bilişsel sistemde bir “eşitsizlik” sinyali…
Yorum BırakHalk Dilinde Hıyar Ne Demek? Bir Antropolojik İnceleme Kültürler, insan davranışlarını şekillendirirken kelimeler de birer kültürel yansıma olarak karşımıza çıkar. Halk dili ve onun içindeki semboller, bir toplumun kolektif belleği ve kimliğinin önemli parçalarını taşır. Bir antropolog olarak, her kelimenin arkasında yatan tarihsel, toplumsal ve psikolojik yapıları merakla keşfetmek isterim. Peki, halk dilinde kullanılan “hıyar” kelimesi ne anlama gelir? Bu basit kelime, sadece bir sebzeyi mi tanımlar, yoksa çok daha derin, toplumsal kodların, kimliklerin ve ritüellerin bir taşıyıcısı mıdır? Hıyarın Tarihi ve Kültürel Kökeni Kelimenin kökenine bakıldığında, hıyar aslında Türkçeye Arapçadan geçmiş bir sözcük olup, “hibr” (kabuklu, sert) kelimesinden türemiştir.…
Yorum BırakSamuraylar Ne Yapar? Kılıcın Gölgesinde İki Bakış, Tek Merak Bugün birlikte “Samuraylar ne yapar?” sorusuna iki pencereden bakmak istiyorum. Tartışmayı seven, farklı görüşleri yan yana getirmekten keyif alan biri olarak, hem rakamların soğukkanlı sesiyle hem de kalbin toplumsal hafızayla konuşan tonuyla bir yolculuğa davet ediyorum. Aşağıdaki iki yaklaşım iki farklı karakterin tercihi; doğası gereği cinsiyete değil, kişisel tarzlara dayanır—bunu peşin peşin söyleyeyim. Peki başlayalım: Sizce samurayın kılıcı önce rakibine mi, yoksa sahibinin içine mi döner? Kısa cevap: Samuraylar; Orta Çağ ve erken modern Japonya’da daimyōlara hizmet eden savaşçı aristokrasiydi. Savaşmak kadar yönetim, eğitim, adalet ve etik (Bushidō) alanlarında da rol…
Yorum BırakHabbe Boncuk Ne Demek? Kültürlerin Renkli Hafızasında Bir Antropolojik Yolculuk Kültürlerin çeşitliliğini anlamaya çalışan bir antropolog olarak, küçük bir boncuğun taşıdığı anlamın ne kadar derin olabileceğini görmek beni her zaman büyülemiştir. Habbe boncuk, sadece bir süs eşyası değildir; o, geçmişle bugünü birbirine bağlayan, insanın sembolik dünyasına açılan bir kapıdır. Her bir boncuk, insanın kimlik, inanç ve aidiyet arayışının minik ama anlam yüklü bir yansımasıdır. Habbe Boncuğun Anlamı: Küçük Bir Nesnede Büyük Bir Dünya Habbe kelimesi, Arapça kökenli olup “tohum”, “tanecik” veya “zerre” anlamına gelir. Bu bağlamda habbe boncuk, “tohum boncuk” ya da “küçük tanecikli boncuk” olarak düşünülebilir. Antropolojik açıdan bakıldığında…
Yorum BırakNietzsche’nin Görüşü Nedir? Modern Aklın Rahatsız Edici Aynası “Tanrı öldü” dediğinde gerçekten ne demek istedi? Bazı fikirler vardır ki, yalnızca tartışmak için değil, insanın varoluşunu kökten sarsmak için ortaya atılır. Nietzsche’nin felsefesi tam olarak böyledir. Onun düşünceleri sadece akademik çevrelerde değil, sokakta, siyasette, sanatta, hatta gündelik hayatta bile birer kıvılcım yaratır. “Tanrı öldü” dediğinde, sadece bir inancı değil, binlerce yıllık bir değer sistemini yerle bir etti. Peki bu söz, modern dünyanın üzerine inşa edildiği temelleri hâlâ tehdit ediyor mu? Belki de asıl soru şu: Nietzsche haklı mıydı, yoksa sadece kaosu kutsayan bir provokatör müydü? Güç İradesi: İnsan Doğasının Çıplak Gerçeği…
Yorum BırakKaynakların Kısıtlılığı ve Seçimlerin Ağırlığı: Bir Ekonomistin Perspektifi Bir ekonomist için en temel gerçek şudur: kaynaklar sınırlıdır ve seçimler kaçınılmazdır. Her yatırım, her bütçe tertibatı ve her kurumun yöneticilik kararları, fırsat maliyetleriyle dolu bir arazide sürdürülür. Bu bağlamda, Güvence Hesabı Genel Müdürü kimdir sorusunun ötesinde, bu makamın ekonomik sonuçlarını ve piyasaya etkisini düşünmek gerekir. Yalnızca isimsel bir atama değil; sigorta sistemi, toplum güvenliği ve kaynak tahsisi açısından önemli bir rol üstlenir. Aşağıda, Güvence Hesabı Genel Müdürü’nün kimliği üzerinden başlayarak, bu makamın sorumluluklarını, piyasa dinamiklerine etkilerini, bireysel kararlarla toplumsal refah arasındaki ilişkiyi ve olası gelecek senaryoları ekonomik analiz düzleminde ele alacağız.…
Yorum Bırak